Söke’nin terk edilmiş köyleri zamana direniyor
Saz ve Kızılkarlar mahalleleri bölgede geçmiş zamanlarda Yörüklerin ilk yerleşim yerlerinden olma özelliği taşıyor. 15 haneden oluşan Saz Mahallesi’nde yaşam 1955’te, Kızılkarlar Mahallesi’nde ise yaşam 1962’de sona ermiş. Boşaltılan köylerdeki yaşayanlar Kızılkarlar’a yaklaşık 5 kilometre, Saz Mahallesi’ne ise 8 kilometre mesafedeki bugünün Akçakaya Mahallesi başta olmak üzere Bağarası ve Söke merkeze taşınmış. İki yerleşim yerinde doğal su kaynağı olan pınarlar ve küçük dere yatakları olsa da terk edilme nedenlerinin başında susuzluk yaşanmaya başlaması olmuş.
Söke ovasının büyük bir bölümünü ve Söke ilçesini uzaklardan panoramik bir manzarayla gören Saz Mahalle, Latmos Dağı’nın yüksek bölgesinde bulunan adeta bir yaylaya kurulmuş. Dönemin köy evlerinde kullanılan tipik mimari özelliklerle yapılan taş evler, yaklaşık 70 yıldır yaşam olmamasına rağmen adeta zamana direniyor. Her evin içinde bugün şömine olarak adlandırılan odun ocakları dikkat çekiyor. Saz Mahalle’nin tam ortasında dere kenarında tahıl öğütmek yada zeytinyağı sıkımı için ortak kullanılan taş değirmen ve yine ortak kullanılan bir de fırın bulunuyor.
Saz Mahalle ile Kızılkarlar arası yaklaşık 3 kilometrelik bir mesafe olsa da iki terk edilmiş yer arasında araç yolu bulunmuyor. Zeytin arazileri içince patika yollardan ulaşım sağlayabildiğiniz iki yerleşim yeri arasında yürüyüşçüleri bölgenin endemik bitkileri, yaban armudu ağaçları ve bol miktarda nergis çiçekleri karşılıyor.
En az 400-500 yıllık olduğu belirtilen ve 1962 yılında terk edilen Kızılkarlar Mahallesi ise adeta film platosunu andırıyor. Söke’ye bağlı Akçakaya Mahallesi girişinde mezarlık yanından asfalt bir yolla 5 kilometrelik bir yolculukla ulaşılabilen Kızılkarlar’da bulunan bazı yapılar bugün sadece zeytin dönemlerinde ev sahiplerini ağırlıyor. Kızılkarlar’ın tam ortasında 1954-1955 yılında yapıldığı belirtilen küçük bir cami bulunuyor. Caminin iç duvarlarında basit resim işlemeler dururken, el oyması ahşap kapısı dikkat çekiyor. Kızılkarlar’da da geçmişin izlerini taşıyan zeytinyağı yapımında kullanılan taş değirmenler hala meydanda duruyor. İçilebilir durumdaki bir pınar bugün hala daha suyunu ziyaretçileri ile paylaşıyor. Kızılkarlar’da pınarların dışında su ve aynı zamanda elektrik de yok.